SAHİPSİZ İSTASYONLAR


    Kavuşmanın sesi olur mu ? Ben bilirim var . Uzaktan duyulan sonra yavaş yavaş yükselen o ses ! Ben duyarım . Benim işim budur çünkü . Bir istasyon şefi . Başımda şapkam , lacivert ceketim ve kravatımla istasyonda trenleri beklerim . Tren durdu mu hatta ne durması uzaktan sesi duyuldu mu bir telaş sarar her yanı . Banklarda oturanlar kalkar , tatlı bir koşuşturma başlar. Bir kucaklaşma sarar her yanı.

     Size bir şey söyleyeyim mi ? Zaman zaman zorlar beni bu iş .O kavuşmaların ortasında bir an için  insan bir başına kalıyor  . Etrafa yabancı gözlerle bakmaya başlıyor . Eskiler vuslat diyor kavuşmaya . Şimdi ki gençler bilmez . Kelimeler de azaldı farkında mısınız ? Hep aynı sözcüklerle konuşup duruyoruz . Trenler hep vuslatlar için mi gelir ? Yok yok . Bazen vuslat bazen veda . Aslında trenler gelir ve gider. Bazen kavuşmaları görürüz bazen vedaları . Ben vedaları izlemeyi sevmem . Siz belki hatırlamazsınız . Eskiden tren istasyonlarında şimdikinden daha uzun sürecek ayrılıklar için veda edilirdi . Trenler hızlandıkça vedalar azaldı . Mesafeleri kısa sürede aşıyoruz vedaların hakkını veremiyoruz .

      Hızlı tren diye bir şey çıktı . Sesi farklı , kendi farklı . Trenden inenler hızla istasyondan gitme derdinde . Sarılmalar , kucaklaşmalar , kavuşmalar anlamını yitirdi sanki . Kimse uğurlamıyor artık gidenleri. Kimse trenlerin arkasından el sallamıyor . Daha da yalnızlaştık sanki . Kimse kimseye gitmesen olmaz mı ? , Ne iyi oldu da geldin demiyor . Kimse kimseye doğru düzgün 2 çift laf etmiyor . O telefonlar , kulakta kulaklıklar . Bir trenin sesini istasyonda bile duyamıyorlar şimdi . Hayatın sesini ,ritmini kaçırıyorlar  .İstasyondan koşar adım çıkıyorlar . Nereye yetişiyor bu insanlar ? Bunca koşuşturma nereye varır ? Hızla koşarken görebiliyorlar mı  bu insanlar koştukları yolları ? Geçenlerde kızım anlatmıştı . Kızılderililer bir yere atla giderken çok yol aldıklarında atları bağlayıp beklerlermiş . Varacakları yere çok az bir mesafe kalsa bile beklerlermiş. Ruhları onlara yetişsin diye beklerlermiş  .Bizler ruhlarımızı nerede bıraktık acaba ? Bize yetişme ihtimalini nerede kaybettik ?


       Ah ah ! Eski kara trenler var ya . Yavaş yavaş yol alır raylarda . Pencereye başını yaslayıp izle izleyebildiğin  kadar . Bozkırı , ovalarda bir başına kalmış evleri , kasabaları . Merak et  biraz , o      kasabalardaki hayatları , ovanın ortasında bir başına kalmış o evdeki insanları merak et. İçine dön biraz , kendinle baş başa kal . Nerede o eski trenler , istasyonlar , insanlar .  Eskidik , yaşlandık . Keşke sadece eskiseydik , biz eksildik . Yolun bir yerinde kaybettik bir şeyleri .

    İşin aslı ne biliyor musun ? İstasyonda bekliyorsan ve gelmişse beklediğin , kavuşmanın hakkını vereceksin . Ağzından çıkan hoş geldinin anlamını hissedeceksin , en önemlisi hissettireceksin . Uğurluyorsan birilerini , vedanı doğru düzgün edeceksin . Tren gözden kaybolana kadar el sallayacaksın kardeşim . Hemen çıkış kapısına koşmayacaksın . Sen beni  dinle , edemediğin vedanın , söylemeyemediğin iki çift sözün vebalini omzuma yükleme .Hakkını ver kardeşim şu istasyonun. Sahi istasyon nerede ?

Yorumlar

Popüler Yayınlar